2024, 17 Mayıs Cuma İskilip Hava Durumu IMG 13.73°C hafif yağmur Sık Kullanılanlara Ekle İletişim Künye Reklam RSS
IMG-LOGO

ÜÇ EŞŞEK

16 Ekim 2023 - 138 Defa Okundu

Aziz Nesin’den kısa bir öykü:
"Üç eşek üst üste binmiş gidiyorlarmış. 
Üstteki eşek şöyle diyormuş:
-“Bu gidiş iyi bir gidiştir. Hep böyle gidelim.”
Ortadaki eşek:
-“Fena değil, ne iyi ne kötü idare edip gidiyoruz.”
En alttaki eşek: 
-“Bu gidiş iyi değil; bozulalım, yeniden dizilelim."

Aziz Nesin bunları yazdıktan sonra demiş ki; "Dava en alttaki ezilen eşeğin davasıdır. Bozulup yeniden dizilme davasıdır. Ama bizde, alttaki üsttekini memnun etme davasında..."

Gerçekten de öyle. Hele ki Çorum Haber’in yoldan geçenlere uzattığı mikrofona söylenenleri duydukça bu fikrim iyice perçinlendi. Başka ülkelerde bu zamların onda biri için yüzbinler sokaklara dökülürken, bizde tık yok. Kimimiz “buna da şükür” diyor, kimimiz “öyle ama maaşımız da arttı” diyor, kimimiz de ağzımdan tehlikeli bir lâf çıkar da başım belaya girer korkusuyla için için homurdanarak geçip gidiyor. 

Ama bir kesim daha var ki asıl irdelenmesi gereken yer orası. Mikrofon uzatıldığında gözünüzün ta içine içine bakıyor. Ve o bakış öyle şeyler söylüyor ki, sözcüklerle dile gelmesi mümkün değil. Siz gözlerinizi başka yöne çevirip ağlamamak için yutkunmak zorunda kalıyorsunuz. 

İşte en alttaki eşeğin durumu tam da bu. Düzenin kendi aleyhine işlediğinin farkında, ayrıca bunun değişmesini de istiyor ama değişimi gerçekleştirme yetkisi elinde olanlar durumlarından memnun ve değişikliğin kendi aleyhine bir sonuç vereceğinden korktuğu için şu andaki düzenin devamından yanalar. Herkesin gözü en alttaki eşekte ve hiç kimse onun durumuna düşmek istemiyor.

Temel sorun nerede biliyor musunuz? Bencillik ve bireysellik kılcal damarlarımıza kadar öylesine yerleşmiş ki, bir başkası için kendimizi riske atmaktan kaçınıp “ben iyi kötü idare ediyorum, oysa asıl şikâyetçi olması gereken kesim şükür edebiyatında. Öyleyse ne halleri varsa görsünler” düşüncesi kabul görüp uygulanıyor. Böylece de pasif duruma geçip olanları izlemekle yetiniyoruz.

Bir de seçimlerden sonra tutumunu değiştiren farklı bir kesim daha var. Bir yerlerde okumuştum ve aynen şöyle diyordu: “İstanbul’da yıllardır fakir ailelerin aylık gıda ihtiyaçlarını karşılayan 1000 aile, seçim sonuçlarından sonra bu yardımı kesme kararı almış. Gerekçeleri ise şöyle: Bizim yardımımızla yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldıkları halde, onları bu duruma düşürenlerin yönetiminden yana oluyorlar. Öyleyse biraz da onlar doyursun.”

Benzer bir durumu da bir arkadaşımdan dinlemiştim, aynen şunları söyledi: “Bazı fırınlarda ‘sepette ekmek var’ yazıyor ya işte onlara haftada en az iki kez beş-on lira ekmek parası bırakıp ‘sepete koyun’ diyordum ama seçimden sonra bir kez bile elim cebime gitmedi. Çünkü o fırından ücretsiz ekmek almak zorunda olan insanların siyasi tercihlerine baktığımda, içinde oldukları durumun devamından yana olduklarını görüyorum. O nedenle de yardım yapmak içimden gelmiyor.”

Hatta ve hatta son günlerde gelen zamlardan sonra o sözünü ettiğim yardıma muhtaç kesime “oh” çekip kendi içine düştüğü durumu memnunlukla karşılayanlarımız bile var. Bir çeşit intikam duygusu yani.
 
İşte değinmek istediğim asıl tehlike tam da bu. 

DÜŞÜNEN SÖZLER:
  • Aç insan kolay kandırılır. Katherine MANSFIELD
  • Afrika’daki açlara ilaç göndermek istemiştik ama hepsinin üzerinde de “tok karnına” yazıyordu. Charles BUKOWSKİ
  • Boş mide haykırır derler. Biz de ilave edelim; dolu ağızların sesi çıkmaz. Cenap ŞAHABETTİN
  • Açların boyun büktüğü memlekette kişi özgürlükten söz etmemeli. Rıfat ILGAZ

Demiri demirle dövdüler

Biri sıcak, biri soğuktu.

İnsanı insanla kırdılar,

Biri aç, biri toktu.

                 Pir Sultan ABDAL


Etiketler:

Çok Okunanlar