Dücane Cündioğlu’nun güzel bir sözü ile başlayalım, bakın ne diyor: Felsefede yalanın adı "safsata", edebiyatta "mecaz", siyasette "propaganda", ticarette "reklam", gazetecilikte ise "haber”dir. Buna benzer bir atasözünde ise; “Avcıların ve balıkçıların yalanına itiraz olmaz. Avcı atar, balıkçı tutar.” denir. Fransız yazar Honore de Balzac da “Yalancılık; meslek dalı olarak ilan edilmeli artık, çünkü çok fazla ustası var.” diye aynı yönü işaret ediyor. 

“’Ben hiç yalan söylemem’ diyen kişi ilk yalanını söylemiştir” diye bir söz daha vardır ya gerçekten doğru. Ucundan bucağından hepimizin ağzından küçüklü büyüklü yalanlar dökülmüştür darda kaldığımızda. Farkımız ise bazılarımız buna çok ender başvururken, bazılarımızın ağzında yuva yapmış olması. 

Kur’an-ı Kerim’de yalanın en büyük günahlardan olduğu pek çok ayette ve defalarca belirtilse de, günümüz Müslümanlarının bu ayetleri kendilerine şiar edindiklerini pek söyleyemeyiz. Bu konuda Hz. Muhammed’in bir de hadisi vardır. Sadece 1. Savaş sırasında, 2. Küs olanları barıştırmak için, 3. Eşlerin aile düzeninin bozulmaması amacıyla birbirlerine yalan söylemelerine izin verdiği belirtilir. 

Uzmanlar, yalan konusunda kadınların erkeklere göre çok daha becerikli olduğunu söylüyor. Doğru mu, yanlış mı bilmiyorum, ben sadece onların yalancısıyım. Bu kanıya varmalarının en önemli nedeni ise erkeklerin unutkan yapıda olmalarıymış. Yani, yalan söylemekte başarılı dahi olsa, kısa süre sonra ne söylediğini unutacağı için kendi yalanını kendisi ortaya çıkarıyormuş.

Lord Brauham’a göre yalanın en çirkini ise çocuğa ve halka söylenen yalanmış. Bunun nedeni ise her ikisinin de kolay kandırılmaya elverişli olması. Victor Hugo ise insanların en çok nefret ettiği kişilerin onları yalan söylemek zorunda bırakan kişiler olduğunu söylüyor. 

Behçet Kemal Çağlar, bir gün yalan konusu ile ilgili bir seminer vermesi için davet edilir. Kürsüye çıkıp salona baktığında tıka basa dolu olduğunu görür. Kendisini merakla bekleyen insanlara bakarak;

-"Seminere birazdan başlayacağız fakat önce bir şeyi öğrenmem lazım. Tevfik Fikret'in son şiiri olan ‘Yalana Övgü’yü kaçınız okudu?” diye sorar.

Salondaki insanların çoğunun el kaldırdığını gören yazar, konuşmasına devam eder:

-"Doğru yere gelmişim. Çünkü Tevfik Fikret'in böyle bir şiiri yok."

Ambrose Bierce gibi “İnsanın kendi vatanı için yalan söylemesi bir vatanseverlik sanatıdır. Buna diplomasi denilir.” görüşünde olan ve yalanı vatanseverlikle eş gören kişilerimiz var oldukça, en azından vatansever olduğumuzu göstermek adına az ya da çok hepimiz yalan söylemeyi sürdüreceğiz galiba. 

DÜŞÜNEN SÖZLER:

• Pinokyo tahta mahta ama yalan söylerken burnu uzuyordu. Şimdiki insanların yüzü bile kızarmıyor. Paulo COELHO

• Gerçeklerin, er veya geç ortaya çıkacağı gibi kötü bir huyu vardır. İsmet İNÖNÜ

• Yalan zekâ işidir; dürüstlük cesaret. Eğer zekân yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. Victor HUGO

• Yalan, tohumdur; bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki; o da bire kırk verir. KIZILDERİLİ KİTABESİ

• Bir çocuğa “yalan söyleme” demeyin, “doğru söyle” deyin. Birincisinde suçlamış, ikincisinde ise yol göstermiş olursunuz. Victor HUGO

• Çocuğunuz yalan söylüyorsa ya sizden korkuyordur ya da sizin yaptığınızı yapıyordur. Yalan söyleyen anne ve babaların, yalan söyleyen çocukları olacaktır. A. S. NEİL